22 Kasım 2013 Cuma

Derin 11 Aylık!

Çok uzun bir aradan sonra yeniden merhaba...
İnanın bu ayların nasıl geçtiğini bilmiyorum.Hayatta böyle tatlı bir koşuşturmacanın olacağını asla tahmin etmezdim.
Derin bu süreçte çok büyüdü,yeni bir çok şey yaptı.Malesef ben bu "ilk"lerin bazılarını atlamış olabilirim.Bu yüzden öncelikle kızımdan özür dilerim.İleride okuyacağı bu hatıra için belki biraz daha fazla özen göstermem gerekiyordur ama ben zamanımın 9/10'unu onunla oyun oynayarak geçiriyorum.Sanırım bu nedenle beni affedecektir :)
29 Ağustos 2013'te ilk kez Şirince ve Kuşadası'na gitti.

















10 Eylül 2013'te ilk kez Migros'ta alışveriş arabasına oturdu :)


















25 Eylül 2013'te ilk kez şeker hamurlarıyla oynadı ve buna bayıldı!


















29 Ekim 2013 günü Cumhuriyet çocuğu Derin ilk kez emekledi.
Tarihini hatırlayamayacağım ama çok uzun zamandan beri kelimeler söylüyor,bunları ayrı bir yazıda uzun uzun yazacağım..
14 Ekim 2013 günü ilk kez ekmek parçalarını kendisi yedi ve yine aynı gün ilk kez bir köpek sevdi :)

















İlk Kurban Bayramı, ilk Cumhuriyet Bayramı yine 2013 Ekim ayında yaşandı.
25 Ekim 2013 'te ilk kez babasıyla benim 5. evlilik yıldönümümüze eşlik etti,tabiri caizse yıldönümümüzü şenlendirdi :)

20 Ağustos 2013 Salı

Anne Olmak...

Anne olmakla ilgili bugüne dek milyonlarca yazı,milyonlarca şiir yazılmış,üzerine binlerce film,belgesel çekilmiş,tiyatrolara konu olmuş, ve milyarlarca kadın "anne" olmuş olabilir. Ama her kadının hayatında bir veya birkaç kez tattığı bu duygu;kendi hayatına ve benliğine özel; her yeni bebek yeni bir annelik ve her annelik hissi başka, bambaşkadır...
Yaşamımın en güzel şeyi; "Anne olunca anlarsın" sözüne binlerce anlam katan biricik kızım Derin'in annesi olmak...
Bundan tam 8 ay önce; birisi için adanmış yaşam nedir bilmezdim.Saçımı tarayamadan dolaşmayı,gün içinde aynaya dahi bakmamayı,günün birçok saatini şarkı/ninni söyleyerek geçirmeyi,bebek oyunlarını,uydurmaca masalları,bir dünya tatlısını güldürmek için komiklikler yapmayı,besin değerlerini,sağlıklı yiyecekleri,göz altı torbalarını,fazla kiloları bilmezdim. Hamile olduğumu öğrendiğim gün hayatımda değişiklik olacağını bilirdim de; bu değişikliğin gerçek "HAYAT"ın ta kendisi olacağını bilmezdim.

Anne olmak fedakarlıktır.Kariyerinden,mesleğinden,özel hayatından,kısacası her şeyinden gönüllü olarak uzaklaşmak, ve bunun için pişmanlık duymamaktır. Her anına tanık olmayı istemek,o güldüğünde gülmek,ağladığında ağlamak,doyduğunda doymaktır. Aylarca belki yıllarca kesintisiz uyku uyumamak,film izlememek,sabah geç kalkma seçeneğini kullanmamaktır."Asla yapmam" dediğin şeyleri bir bir yapmaktır,sırf onun iyiliği,huzuru,mutluluğu için.Sürekli kendini sorgulamak ve en önemlisi sürekli değişime açık olmak demektir. Çünkü bebekler sürekli değişir ve anneler buna ayak uydurabilecek esnekliğe sahiptir.
Anne olmak;bebeğinin etrafındaki potansiyel tehlikeleri herkesten hızlı farkedebilmek ve hemen önlem almaktır. Bebeği anlaşılmaz bir dille konuştuğunda ne söylediğini anlamaktır.O hastalandığında doktoru,büyüdüğünde öğretmeni,arkadaşı,aşçısı,sanatçısı kısacası her şeyi olmaktır anne olmak.Dünya üzerinde duyulabilecek en üstün sevgiyi duymak,en fazla ilgiyi göstermek,endişeleri en uçta yaşamak,kısacası her şeyin "en"ini hissetmektir.
Anne olmak,bunu okuyan tüm annelerin gözünün önüne kendi çocuklarını getirmesi ve okuduğu her satırda çocuğunun kokusunu burnunda hissetmesidir.
Anne olmak,ne kadar tarif etmeye çalışsak da asla anlatılamayacak tek duygudur!

12 Ağustos 2013 Pazartesi

6 Ağustos 2013 Kızımla İlk Doğum Günüm ve Derin'in İlk Hayvanat Bahçesi Ziyareti

Daha önceki hiçbir doğum günüm bu kadar anlamlı geçmedi. Bu kez 1 yıl daha yaşlanırken, aslında bin yıl gençleştiğimi hissettim bitanecik ve minicik bir kız sayesinde :)
Bu özel günü daha da özel kılmak için Derin'i Atatürk Orman Çiftliği'nin Hayvanat Bahçesi'ne götürdük. Hayvanlarla tek tek tanışabilmesi için, malesef şehirli çocukların hayvanlarla tanışabilmesinin pek fazla yolu yok..
Hayvanların kendi doğal ortamlarında bulunmaları taraftarı olarak zaten her hayvanat bahçesinde içim acıyor, ancak AOÇ Hayvanat Bahçesi'nde bir kat daha fazla içim acıdı. Çok bakımsız bir bahçe, hayvanların çoğu uygun koşullarda değil.Örneğin maymunlar fayanslarla kaplı kafes(!)lerde duruyorlar.O kadar mutsuz ve rahatsız görünüyorlar ki :( Ankara Belediyesi Bahçeye girişi ücretsiz yapmış, yenisi yapılıncaya kadar ücretsizdir yazısı asılı kapıda..Ne olursa olsun, hiçbir hayvan öyle kötü koşullarda hapsedilmeyi(!) hak etmiyor. Umarım bir çaresi bulunur...

Derin'in İlk Bayramı!

Ramazan Bayramı'nı geride bıraktık. Bu Derin'in ilk bayramıydı.Aynı zamanda çıktığı ikinci uzun yolculuktu ve malesef ilk uzun yolculuğuna göre çok daha sıkıntılıydı. Bu kez arabada pek rahat edemedi ve sanırım fazlaca sıkıldı. Bayramda anneannesini ve dedesini ziyarete Ankara'ya gittik. Çok eğlendik!!İki doğum günü ve bir bayram kutlayıp evimize geri döndük.
Daha nice nice bayramlara güzel kızım,bayram şekerim!!!

Etkinliklerimizden Davul ve Duyu Balonu!!

Montessori sistemiyle tanıştım.Tanıştım diyorum çünkü gerçekten böyle bir sistemin olduğundan bile haberim yoktu. Henüz bu konuda çok yeniyim, malumunuz Derin ile ilgilenmekten vakit ayıramadığımdan konuyla ilgili pek bilgi sahibi de olamadım. Yakın zamanda İzmir'de verilen seminer ve konferanslar için takipte olacağım.
Kızımla evde vakit geçirirken, onun uyuduğu saatlerde internet üzerinde gelişimine nasıl katkıda bulunabileceğimle ilgili araştırmalar yapıyorum. Sosyal medyada oldukça yararlı gruplar ve sayfalar var. Birkaç tanesine üye olarak vizyonumuzu genişlettik ve evde yapabileceğimiz bazı etkinlikler hakkında biraz bilgi sahibi olduk. İlk olarak Derin'in yaşına uygun olduğu için "Duyu Balonları" ve ev yapımı bir "Davul" tasarladık.
Duyu balonlarımızın malzemeleri
3 adet balon
Nohut
Pirinç
Nişasta
3 adet küçülmüş çorap(Farklı renklerde olursa iyi daha iyi olur)
Dikiş için iğne iplik

Yapılışı:
Her bir balona nohut,pirinç ve nişastadan dolduruyoruz.Daha sonra ağızlarını bağlayıp küçülmüş çorapların içine koyuyoruz.Açılmaması için de çorapların ağızlarını dikiyoruz. Su,kuru fasülye,köpük taneleri gibi malzemelerle balonların sayısını arttırabilirsiniz.Her bir balona dokunmak çocukta farklı hisler yaratacak ve duyularının gelişmesine yardımcı olacak.Hem de çok eğlenceli!!

Davul malzemeleri;
1 adet balon
Boş bir yoğurt kasesi veya bir konserve kutusu
Paket lastiği
Tokmak için de uygun boyutta bir çubuk, (ucuna oyun hamurundan bir çıkıntı yaparsanız ses daha tok çıkıyor)

Yapılışı;
Balonun ucunu kesin, kalan balonu konserve kutusuna geçirin.Sağlamlaştırmak için lastik geçirebilirsiniz.Tokmak için uygun bir çubuğun ucuna oyun hamuru koyup üzerini kaplayabilirsiniz.Benimki biraz acemi işi oldu.Yoğurt kasesinden denediğim için pek fazla ses elde edemesek de Derin için keşfedilmesi eğlenceli değişik bir oyuncak oldu. Her ne kadar tokmağı uzun uğraşlarla yemeye çalışsa da :)
İnternette pek çok sitede bu davulların yapımıyla ilgili bilgi bulabilirsiniz.Şimdilik etkinliklerimiz bu kadar.Yakında Montessori'yle ilgili daha fazla bilgi ve yapılabilmiş daha çok etkinlikle buluşabilmek dileğiyle...

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Yürüteci Bilemedik :)

Yürüteç alma fikrim aslında yoktu. Pek sıcak bakmadığım ve düşünmediğim bir şey olduğundan Derin'in doktoruna bile sorma gereği duymamışım.Yürümeyi de doğal yollardan öğrensin diye düşündüm belki de. Fakat gün içinde Derin'in evde tek bir noktaya sabitlenip kalmasının benim açımdan da Derin açısından da pek eğlenceli olmadığı kanaatine vardım ve 27.07.2013 tarihinde bir yürütec aldık. Aldığımız yerde de oturtup denedik fakat Derin yürümekten çok yürütecin oyuncaklarıyla oynamakla meşgul. Evdeki 5'er dakikalık denemelerimizden de pek bir sonuç alabilmiş değiliz.Kızım henüz emeklemeyi de yürümeyi de pek istemiyor anlaşılan.Gerçi koltuk altlarından tutarak onu yürütmemize bayılıyor ama biz bu yürüteç işini henüz çözemedik!!

İlk Salıncak Deneyimimiz

18.07.2013 Belki biraz geç oldu ilk salıncak deneyimimiz..Evimizin yakınında oyun parkı malesef ki yok..Bu kare ilk tatilimizden..
Derin uzunca bir süre salıncağı keşfetmeye çalıştı ama sonradan sevdi sanırım :)

Ahhh Katı Gıdalar Ahhh!

1 ayı geçkin bir süredir Derin'i yiyeceklerle tanıştırmaya çalışıyorum. Çok sayıda sebze çorbası,tarhana çorbası ve mercimek çorbası varyasyonları denedim. Olmuyor, çorbayla aramız limoni!7. ayımızı doldurduğumuz için et sularına başladık. Biraz daha yenilesi çorbalar oldu, itiraf edeyim bazı çorbaların tadı kötüydü. Meyve konusunda pek sıkıntı yaşamıyoruz. Yoğurda da ha alıştık ha alışacağız. Kahvaltı şu sıralar sorunsuz gidiyor. Yalnız 5 öğün olayını oturtamadık. O da zamanla olacak herhalde. Anne sütü de aldığı için öğünlerde atlamalar olması kaçınılmaz oluyor. Gümüldür'de tatildeyken blendrı evde unutmuş olmam sebebiyle herşeyi pütürlü yemeye alıştı kızım.Önce tereddüt edip "Eyvah ne yapacağız,asla yemez" dediysem de Derin beni şaşırttı ve pütür konusunda hiç sıkıntı çekmedik. Günlük öğünlerimiz ve beslenme düzenimiz şu şekilde: Sabah 7-7:30 Anne sütü 8-8:30 Kahvaltı (60 cc devam sütü+ 1 yumurtanın sarısı* + 1 tatlı kaşığı labne + 3-4 adet Hipp organik bebe bisküvisi) Sabah-Öğle arası 11:00 Meyve (Şeftali+kayısı+muz) Öğle 14-15:00 Çorba Akşamüstü 17-18:00 Yoğurt Akşam 20-20:30 Muhallebi (* Yumurta kimi bebeklerde alerji yapabilir.Verildikten sonra 3 gün kuralına göre beklenilmeli. Yumurtaya ilk başlangıçta 1 yumurtanın çeyreğiyle başlayıp, her 3 günde arttırarak 10 gün içinde 1 yumurtanın sarısı miktarına erişebilirsiniz.) Tabi bu öğünlerden atladıklarımız oluyor.Aralarda da anne sütü almaya devam ediyor. Sebze çorbalarından en sevdiğimiz kabak+patates+havuç+pirinç..Şimdi bunlara biraz kıyma ya da et ilave ediyorum. Haşladıktan sonra 1 tatlı kaşığı zeytinyağı koyuyorum. Aşağıda resmini paylaştığım, ev yapımı bulyonlar ile pişirilmiş bezelyeli havuçlu çorba.

Büyük Dedesini Ziyaret Ettik

Dedem...Çocukluğumun ve hatta şimdiki zamanımın kahramanı.Kendimi bildiğim anlardan ve öncesinden beri hep yanımda olan, beni içtenlikle dinleyen,bana sonsuz güvenen, sevgisinden emin olduğum nadir insanlardan biri. Kimi zaman onunla yeterince ilgilenemediğim için kendimi suçladığım, bana asla gönül koymayan, 80 yaşında ama ruhu hep genç bir dev. Biliyorum bir gün olacak ; dile getirmek istemediğim o şey, ama lütfen mümkün olduğunca geç olsun. Dedeciğim seni çok seviyorum. Ve bakışlarından,tavırlarından anladığım kadarıyla bu minik Derin kız da seni çok seviyor. Ne olursa olsun, nerde olursan ol hep yanımda olacaksın!

Derin'le İlk Tatil

Uzun zamandır planladığımız bir şeydi yazın kiralık bir ev tutmak, ve gerçekleştirememiştik. Aniden çıkan bir fırsatla Gümüldür'de 15 günlüğüne bir ev tuttuk ve bu Derin'le ilk, kocamla da ilk uzun tatilimiz oldu. Şirin bir çatı katıydı, denize oldukça yakındı. Gümüldür Gençlik Parkı yakınında, denizi sabahtan sakin öğleden sonra dalgalı,fakat bize göre biraz soğuk, sahili uzun ve güzel,tam ailecek kafa dinlemeye fırsat veren bir yer.. Derin'in babaannesi de bizim yanımızdaydı ve gerçekten çok yardımı dokundu. Derin şu an farkında değil ama ileride bunu okuduğu zaman sabahları uyuduğunda onu babaannesine bırakıp denize gittiğimizi öğrenecek ;) Derin için binbir hevesle deniz botu aldık.Kızımızın denizi sevmesini çok istiyoruz.Bu yüzden de yaptığımız her şeye çok dikkat ettik, saniyelik bir korku daha sonraları üzerinden atamayacağı bir fobiye dönüşmesin diye özen gösterdik. 14.07.2013 tarihinde Derin'i kucağıma alıp denize girmeyi denedim fakat ağlamaya başladığında mecburen çıktık. Ertesi gün şişme bir havuz alıp sahil kenarında oynatmayı denedik fakat yine korktu veya rüzgarlı olduğu için ıslandığında ürpermiş de olabilir. Derin normalinde banyo yaparken hiç ağlamamasına rağmen, denizli günlerden sonra banyoda biraz huzursuz olmaya başladığı için bu seferlik yeter dedik ve denize girme işini bir sonraki yaza bıraktık. Umarım seneye yaz tatilimizde denizi çoook sever...

Derin'le İlk Uzun Yolculuk

Derin ile ilk uzun yolculuğumuzu İzmir-Isparta arası yaptık. Halasının düğünü için 28 Haziran 2013 günü sabah kahvaltısından sonra yola koyulduk. Biraz tedirgin, biraz telaşlıydık. Çünkü minik kızım şehir içi yollarda bile pek huzur veren bir yapıya sahip değil ;) Arabayı ve oturmak zorunda olduğu araba koltuğunu pek sevmiyor. Hal böyleyken bizde de biraz stres ve gerginlik vardı tabi ki.. Ancak Derin kız bize yol boyunca hiç zorluk çıkarmadı. Arabaya bindikten kısa bir süre sonra uykuya daldı ve Denizli'ye kadar uyudu. Orada Şelale restaurant diye, bahçeli ve temiz bir yerde mola verdik. Bahçesi çok güzeldi, yolunuz düşerse mola verebileceğiniz güzel bir yer,üstelik de yol kıyısında. Derin'in meyvesini yedirip, kendimiz de bir şeyler yedik ve biraz hava aldıktan sonra yola devam ettik. İnanılır gibi değil ama arabaya bindikten yine kısa bir süre sonra Derin uykuya daldı ve Isparta'ya kadar uyudu. Dönüşümüz de pek zahmetli olmadı.Sadece dönüşte biraz kucak istedi kızım.Artık uzun yol bizim için o kadar da korkulacak bir şey değil. Bu yüzden 3 Ağustosta Ankara'ya anneannesinin yanına gitmeyi planlıyoruz.
Mola verdiğimiz yer, Denizli Şelale Restaurant

Derin 7 Aylık!!

Biraz uzun bir ara verdigimin farkındayım,fakat Derin'in yeni marifetlerini takip etmekle çok mesguldum :) Derin dünya üzerindeki 7 ayini doldurdu bile.Bu süreçte ilk deniz deneyimini yaşadı,ilk kahvaltısını etti,ilk kez "bay bay" yaptı,ilk kez yurutece bindi... Yaklaşık 1 aydır "tel sarar" ve "gel gel " yapıyorduk ama artık daha bilinçli yapıyoruz. Tam 6 ayini doldurdugunda desteksiz oturuyordu.Şimdi de bunu epey ilerletti :) Yurutec veya emekleme konusunda hiç hevesli değil. Hazır olmadığını dusundugum için ustelemiyorum.Oyuncaklariyla çok güzel vakit geçirebiliyor,ama hâlâ yalnızlıktan hiç hoşnut değil. "baba,anne" gibi kelimeler bir yana dursun,son bir haftadır "ver" kelimesini iyice kullanıyor.Şaşırtıcı ama gerçek!!Bir şeyi istediğinde "behh" diyor. Arada "v" harfine benzer bir ses çıktığı da oluyor ama çok nadir. En sevdiği oyuncak şekilleri kutuya atma oyuncağı.Tabi ki henüz işlevsel olarak kullanamıyor.Ama içindeki mavi renkli daire şekilli olanı favorisi.İlk kez onu ogretmekle başladığım için olsa gerek "Mavi nerede?" diye sorduğumda buluyor ve gösteriyor! Bu aralar onu gidikladigim gibi beni gidiklamaya çalışıyor. Henüz ilk dişimiz gelmedi,sabırsızlıkla bekliyoruz.Bazı yaşıt kankilerimizin dişleri var,ısırılmak istemiyoruz ;) İlk deniz ve tatil deneyimimizi,ek gıdalarla imtihanimizi ayrıca detaylandiracagim.

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Dönüyor,dönüyor,hep dönüyor!!!

Derin kız artık sürekli dönme peşinde. Gündüz biz yanındayken ufak desteklerle gerçekleştirdiği yüzüstü dönme eylemini artık kendi kendine yapabiliyor. Geçen hafta uyurken yüzüstü dönmüş,kolunu da kurtarabilmiş ve bunlara rağmen uyanmadan uykusuna devam etmiş kuzum. İşte en önemli kısmı da bu!
Artık altını açmak çok daha zor,arkamı dönüyorum,saniyesinde dönüyor.Bir de tabi eski rahatlığımız kalmadı, koltukta ya da yatakta yalnız bırakamıyoruz, ama kızımın keyfini izlemek paha biçilemez.



Derin'in "Titreten Sebze Çorbası"

Bugün Derin ilk kez sebze çorbası yeme şerefine nail oldu. Sebze çorbası bebek için olunca bir heyecan sardı beni, elim ayağıma dolaştı. Velhasıl ne zor işmiş sebze çorbası yapmak yahu!! Çünküüüü....
Yavrum uykusundan uyanmasın da, uykusunu alsın etrafa karşı sinirli olmasın diye ben koltuğa adeta mıhlanıp onu ayaklarımda uyutuyorum. Bu ayakta sallayarak uyutma (her ne kadar sevmese de) veya uyuduktan sonra ayağa alma metodunu yeni geliştirmek zorunda kaldım.Çünkü kışın üzerimde uyuyordu,ama şimdi hava çok sıcak ve öyle uyuduğumuzda turşu gibi oluyoruz. E tabi Derin ayağımda uyuyunca ben kalkıp bir iş yapamıyorum. Bugün de uyandığında sebze çorbasını zar zor yetiştirebildim.Babası gelmeseydi, çorbayı pişirip Derin'in önüne sunamadan Derin beni yiyecekti.
1 küçük patatesi ve 1 havucu (bunları özel olarak dün pazardan aldım kızıma taze taze yesin diye) küçük küpler halinde doğrayıp üzerini geçecek şekilde su koyarak haşlamaya başladım. Azıcık haşlanınca içerisine 1 tatlı kaşığı pirinç ilave edip pişirmeye devam ettim. Sebzeler güzelce haşlanınca da biraz ılıtıp, natürel sızma zeytinyağından 1 tatlı kaşığı ekledim ve doktorunun tavsiyesiyle tel süzgeçten geçirdim.İşin en heyecan verici ve keyifli yanı da Derin'e bunu tattırmaktı. Yüzünü ekşitip bir titreyişi vardı ki görmeniz gerek. Çeşitli öğürmeler ve titremeler eşliğinde birkaç lokma yedi. Elimizde bunun bir videosu var, büyüyünce ona izleteceğiz. Babası, kızının öğürmelerine içi gidince ikinci kaşıktan sonra "Yemeyecek herhalde" deyip teslim bayrağını çekti ama zalım anne buna izin vermedi.Derken ben de ufak bir pes edişle çorbayı blendrdan geçirdim. Bu şekilde olunca çok daha rahat yedi ve hatta severek bile yemeye başladı, umarım böyle gider..Bunun da videosu var, bunu da izleteceğiz,ileride "Sevmiyorum sebze çorbası" deme ihtimaline karşı hazırlıklıyız.
Bu arada aramızda kalsın en korktuğum şeylerden biri de herşeyi blendrdan geçirttirerek yiyen ve pütürlü yiyeceklere bir türlü geçemeyen bir bebek!!Korktuklarım başıma gelmez diyerek yazımı noktalarken, canım kızım için daha nice güzel çorbalar yapabilmeyi diliyorum!!
Sağlıkla kalın.

14 Mayıs 2013 Salı

Ne Yiyoruz, Ne Yediriyoruz?

Bu akşam köfte yapacakken değişiklik olsun diye içine patates rendeleyecektim. Fakat sebzelikten patatesi alınca  "cücüklenme" diye tabir ettiğim her zamanki görünümünden oldukça farklıydı. Yanlış hatırlamıyorsam bir yerde okumuştum; cücüklenen patatesi yemeyin diye...
Konuda uzman değilim,ama en kısa zamanda uzman arkadaşlarıma danışıp sizlere de bilgi veririm, resimde gördüğüm zavallı patatesin nesi olduğunu...Tabi ki o patatesi yemedik, fakat düşünüyorum o patateste zararlı maddeler varsa yediğimiz diğer şeylerde de var.Ve ben şimdi bir anne olarak malesef çocuğuma ne yedirdiğimi bile bilemiyor olmanın haklı kaygısını yaşıyorum.

 

Sizlerin bir fikri varsa; beni aydınlatırsanız çok sevineceğim. Umarım boş yere kaygılanıyorumdur.

12 Mayıs 2013 Pazar

Ek Gıdalara Geçiş!

Derin dünyaya gelişinin 4 ayını geride bıraktığında elma suyu içme yetisine sahip oldu :)
Doktorumuz ek gıdalara geçişte; sabah ile öğle arasında bir vakitte; ilk gün yarım fincan, ikinci gün 1 fincan; üçüncü gün 1 çay bardağı ve dördüncü gün de 100 cc elma suyu önerdi. Bunu takiben 10 gün sonra posasıyla birlikte verebilirsiniz dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızda minik çocuğum ilk elma suyunu tadarak adeta bayramı coşkuyla kutladı!!
Ayrıca artık elmanın içine şahane lezzetler olan armut ve havuç da ekleyebiliyoruz!! Artık menümüz çok zengin, kimi gün sadece elma,bazen elma-armut, bazen elma-havuç, bazen de armut-havuç olarak kombinasyonlarımız mevcut :) Derin kızım her gün aynı şeyi yemekten hoşnut değil çünkü..
Meyve püresini cam rendede yapıyorum ama uzun uzun parçalar pek de içime sinmiyor doğrusu, itiraf edeyim geçen gün Derin havuç ve armutu beğenmeyince blendr kullandım.Bu arada tadı güzel ve değişik olsun diye sütlü pirinçlisine meyve karıştırdığımda öğürdü kızım, ben de ısrar etmedim.Benim beğendiğimi o beğenmeyebiliyor daha şimdiden! ;)
22 Nisan 2013 tarihinden beri akşam öğününde de sütlü-pirinçli mamasını yiyor, hem de severek.
Bu arada ben bir kaçamak yapıp 6 Mayıs 2013 günü Tire Pastörize Süt ve Tire Köy yoğurdu ile mayaladığım yoğurttan iki kaşık tattırdım. Yüzünü ekşite ekşite yedi kızım.
Ek gıdalara geçişte dikkat etmemiz gereken şu ki; allerji yapacak bir besini tespit edebilmek için temkinli ve yavaş yavaş gitmek gerekiyor.Yani yeni tatlar denemek için her gün bir tane yeni tat seçin.
Allerjisiz ve gazsız günler dilerim!!!

Uyku Eğitimi mi Kendi Haline Bırakmak mı?

Uyku uyku uyku...
Taze ebeveynlerin belki de en çok istedikleri ama bulamadıkları, tam bulduklarını sanmışken bir anda uyanan bir bebek, acemilik, uykusuzluk, yorgunluk... ve sonuçta uyku eğitimi diye diye harıl harıl kitap karıştıran "bilinçli" ebeveynler...
Ferber yöntemi, Tracy Hogg'un yatır kaldır ve EASY yöntemi, analarımızın danalarımızın metodu "ağlat ağlat biraz" -"Alman usulü" karışık metodu gibi aklımı karıştıran, neresinden bakarsam bakayım Derin'ime uyduramadığım bir sürü yöntem. Yok olmuyor, Derin'e uysa bana uymuyor.Kıyısından okuduğum pedagojik kitaplar, bebek ruh sağlığı beni bebeğimi ağlatmama yoluna doğru götürüyor.
En son verdiğim karar ise şu : Ne Derin'i ne kendimi onun kendi kendine uyumayı öğrenmesi için strese sokmayacağım! Arkadaş bu bebek er ya da geç kendi kendine uyuyacak mı, uyuyacak. O zaman ne gerek var kitaplarda yazan ama asla pratikte harfiyen uygulanamayacak metotlara allahaşkına!("Kitap bebek" ve "melek bebek" karakteri taşıyan bebişlerimizi bu söylediğimden muaf tutuyorum!bilenler bilir...)
Bir "uyku arkadaşı" var denesem mi diye düşündüğüm ama maşallah Derin'in tek ve nadide uyku arkadaşı bizzat benim. Benden başkasında uyumuyor yavrucak, gözü kapansa benim gelmemi bekliyor. Uyku eğitimi bize çok uzak..Ayrıca Derin tek bir uyutma yöntemine bile sadık değil ki uyku arkadaşına takıntı yapabilsin..Kimi zaman ayakta sallanarak, kimi zaman balkonda, kimi zaman kucağımda pışpışlanarak,kimi zaman da emerek uyuyor.O an hangisini canı isterse..
Canım kızım bir gün bu satırları okursan, uyumadığın her saat için pişman olacağını tahmin edebiliyorum.
Sevgiler :)

Derin'in Dişleri mi Kaşınıyor?!

Kızım zaman zaman huysuzlaşıyor.Sanırım minnacık pirinçleri damaklarının aşağısından onu zorluyor.Oyuncaklarını hırsla kemirdiğinde veya bana bakıp içli içli ağladığında ve benim elimden bir şey gelmediğinde; oturup ben de onunla birlikte ağlıyorum :)
Taze soğan diş kaşımada oldukça etkili!! Doktorları bir kenara bırakın (hoş doktorumuza hiç sormadık henüz) ve annelik içgüdülerinizle; hırsla dişlerini kaşımakta olan yavrunuzun eline bir taze soğan tutuşturun! Eskileri dinlemekte bazen fayda var :) 10 Mayıs 2013 Derin taze soğanla tanıştı ve çok sevdi!!


Havuç da bir miktar etkili ama kızım onun yuvarlaklığından pek hoşlanmadı sanırım, sürekli elinden düşürüyor :) 11 Mayıs 2013 Tavşan taklidi yapan Derin kız!!!


İlk Anneler Günüm!

Anneler günü beni hep heyecanlandırmıştır. Bundan önce herkes gibi ben de benim için melek olan annemin anneler günü için heyecanlanırdım.
Ama bugün daha bir farklı heyecan vardı içimde,yüreğimi sıcacık ısıtan meleğimin annesi olma heyecanı!!
Yine bir pazar sabahı, ama anne olmanın idrakını ancak sağlayabildiğim şu günlerde, minicik yavrumun elinden eşim tarafımdan tutturulan bir çiçeği almak paha biçilemezdi.
Canım kızım, bitanecik eşim...İyi ki varsınız, iyi ki anne olmuşum.Sizi çok seviyorum!!!

Anne Sütünü Arttırmak Demiştik...

Uzunca ve mecburi bir aradan sonra göz kapaklarımdaki uykuya rağmen bugün yazmak istiyorum.
Üstelik bugün özel bir gün.Benim ilk anneler günüm.Bitanecik eşim ve canım kızımla harika geçen bir gün.Hayat ışıklarıma bir kez daha teşekkürler, hayatımda var oldukları ve parladıkları için...
En son anne sütümü arttırma uğraşısı içindeydim.Şöyle söyleyeyim, bir çok şey denedim,belki hepsini hatırlayıp burada sayamayacağım bile, ufak çaplı bir servet harcadık diyebilirim.Sonuç; boş yere üzülen "ben" ve bir miktar artmayı başarmış "anne sütüm".Şimdi size yaptıklarımı, özellikle bende işe yarayanları yazayım.Unutmayın her bünye farklı.
Öncelikle bol sıvı alımı ve dengeli beslenme dememe gerek yok sanırım.
Derin doğduğundan beri hem gaz için hem de süt arttırmak için içtiğim bir çay var. Kimyon tohumu-anason ve rezene..Bu üçünü birer tatlı kaşığı olarak demleyip günde 2-3 sefer içiyorsunuz.Bende işe yarıyor.
Şu an vücudumun muhtelif yerlerinde depo edilmiş olan "Tahin Helva".
Kuru Soğan (bol bol susatıyor), kuru incir ve aslında kuru dut(bunu kür olarak uyguladım sade yiyemiyorum)
Kuru dut kürü ise şöyle; 500 ml suyu kaynatıyorsunuz. İçerisine 1 avuç kadar kuru dut ilave edip kısık ateşte kapağı kapalı olarak 5 dakika(tam 5 dk olacak) kaynatıyorsunuz.Süzüp içiyorsunuz. Ben Derin'e geceleri sırf anne sütü verdiğim için gece yatmadan yapıp içtim.Sabah ve akşam olmak üzere ikiye bölebilirsiniz. Bu kürü 15 gün uyguladıktan sonra ara vermelisiniz. 15 gün sonra dilerseniz aynı kürü 4-5 kuru incirle yapabilirsiniz.,
Humana Still Tee günde 3-4 sefer tüketilebilir.
500 gram balın içine 75 gram ısırgan otu tohumu koyup, günde 2-3 sefer tok karnına bir tatlı kaşığı tüketebilirsiniz. Veya Isırgan otu çayı demleyip içebilirsiniz.Dikkat!Isırgan otu tohumunu uzun süreli kullanmamak gerekiyor.15 günde bir ara verilebilir.
güçlü bir pompayla her emzirme sonrası göğüsleri boşaltmak epey işe yarayan bir yöntem. Ben Ameda Lactaline marka göğüs pompası kullandım. Faydasını gördüm. Az az çıkan sütlerimi biriktirip çoğu gün mama yerine verdim.Sağım işlemini düzenli olarak sektirmeden yapmalısınız. Ayrıca emzirme danışmanlığı almak için "Piyon Emzirme Çözümleri"ni arayıp destek alabilirsiniz.Emzirme ile ilgili her konuda çok yardımcı oluyorlar.
Hurma,bulgur,malt içecek bende çok fark yaratmadı.
Gece emzirmelerinde mutlaka bol su için.
Benden süt arttırma yöntemleri bu kadar.
Umarım internette dağınık olarak bulunan bu bilgiler birilerinin işine yarar.Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, anne sütü çok önemli ama bebeğiniz doymuyorsa mama vermekten kaçmayın,önemli olan bebeğin ihtiyacı olan kaloriyi alabilmesi.Bir damla dahi anne sütü alsa kardır ve lütfen kendinizi benim gibi strese sokmayın, bu olan sütünüzün de azalmasından başka bir şeye sebep olmayacaktır.
Sütünüzle kalın!!


8 Mart 2013 Cuma

Anne Sütü Telaşı!!

     Bebeğini kucağına sağlıkla almış her kadının kendine ilk sorusu,dile getirmese bile aklından bir anlığına geçen cümle şu olmalı "Sütüm bebeğime yetecek mi?" İlk telaşımız bebeğimizi doyurmak. Bu annelere öyle mucizevi bir şekilde bahşedilmiş ki,güdüsel olarak bebeği doyurmaya programlanmışız.
     Bebeğinizin her ağlamasını ilk etapta açlığa yormanız kaçınılmaz, ki zaten yenidoğanlarda ağlamanın ilk sebebi olarak açlık düşünülmeli...Ama unutmayın ki bebeğinize vereceğiniz ilk süt, yani kolostrum, ki kendisi alışılmış süt renginde değil de açık sarımsı renkte oluyor, bebeğinizin bağışıklığı için çok önemli. Bu yüzden; sütünüzün gelmediğini düşünüyorsanız bile; bebeğinizi kucağınıza aldığınız ilk andan itibaren onu sık sık,o istedikçe emzirmeniz çok önemli.Bu aynı zamanda sütünüzün de gelmesini sağlayacaktır.
     Ben Derin'i kucakladığımda, daha önce o anın hayalini kurmaya çalışmış olsam da kurmayı beceremediğim;nasıl olacak şu emzirme olayı diye düşündüğüm ve biraz da çekindiğim halde, programlanmış gibi hemen emzirmeye başladım. Şanslıydım sütü beklemedik, sezaryen olmasına rağmen sütüm gelmişti. Gerçi ben hala anlamış değildim, hemşire sıkıyor ve "İşte bak, sütün var." diyordu ama beyaz renkli bir sıvı göremediğimden olsa gerek pek tatmin olmuyordum. Derin'in sarılık olmasından korkuyordum, az sıvı alan bebeklerde olabileceğini duyduğum için neredeyse Derin'i hiç bırakmadan emzirdim diyebilirim. Çok şükür ki sarılık filan olmadı. Eve döndüğümüzde de gayet iyi hissediyordum, göğüs ucu yaraları hariç. Bu yaralar da yanlış emme tekniğinden oluyormuş.Bebeğin, sadece meme ucunu değil, kahverengi kısmın tamamına yakınını ağzına alıp öyle vakum yapması gerekiyormuş. Ama bebek acemi,anne acemi ortaya sızlayan ve çatlayan meme uçları çıkıyor işte! Lansinoh kremi hamileliğimin son birkaç haftasından beri kullanmama ve her emzirme sonrası sürmeme rağmen hiç etkisini göremedim.Fakat Mustela kesinlikle iyi geldi.
     İlk hafta kontrolümüzde, 4360 gram doğmuş olan Derin, sadece 260 gram vererek, 4100 grama düşmüştü ki bu doktor için çok iyi bir rakamdı. Bana sütümün iyi olduğunu, nasıl besleniyorsam öyle devam etmem gerektiğini söyledi. Bol sıvı alıyordum,su, meyve suyu,çorba,komposto ve kuru incir yiyordum. Moralim tavan yapmıştı tabi ve dolayısıyla süt konusunu dert etmiyordum.
     Derin çok gazlı bir bebek, hatta koliği de var.İlk zamanlar saç kurutma makinesiyle uyuyorduk ve gazdan sürekli ağlıyordu. Bu ağlamaları çoğu zaman açlığa yormuyordum. Derken Derin 25 günlükken gözü çapaklanmaya ve akmaya başladı. Hemen doktora götürdük. Yenidoğanlarda olabilen bir durummuş,göz kanalı tıkalı oluyormuş. Basit bir göz damlası ve göz pınarlarına yapılacak masajla geçeceğini söyledi doktor ve Derin'in kilosuna da bakmak istedi.Terazide 4360 rakamını görünce şok oldum.Nasıl olur çocuk zaten 4360 gram doğmuştu. Doktor bir yandan bana "Emin misin? Doğum kilosunu yanlış hatırlıyorsun herhalde, bu çocuk kilo vermiş gibi görünmüyor" diyordu ama ben şaşkına dönmüştüm.Tabi ki doğum kilosunu yanlış hatırlamıyordum,ama nasıl bu kadar az kilo aldığına da anlam veremiyordum. Doktor daha sonra aklımı karıştıran ve benim üzüntüden doğru dürüst dinleyemediğim bir sürü şey anlattı.Derin infantil kolikmiş,kilo alamamasının sebebi idrar yolu enfeksiyonu da olabilirmiş, idrar tahlili yaptırsam iyi olurmuş,bir hafta gözlem yapar eğer kilo alımı bu şekildeyse mamaya başlarmış vs...Doktordan ağlayarak çıkınca eşim dayanamadı ve gel başka bir doktora daha gidelim dedi.Daha önceden arkadaşımızın tavsiye ettiği başka bir doktorda aldık soluğu.Orda da tartılan Derin 4400 gram geldi, fakat idrar yolu enfeksiyonu gibi beni korkutan bir şey söylemedi doktoru.Bir hafta gözlemleme kararı aldık,bol sıvı almamı,still tee içmemi tavsiye etti.Eve döndüğümde artık "sütüm yetmiyor" endişesi taşıyan bir anneydim!Bravo! Bu moral olarak daha fazla çökmenize,olan sütünüzün de azalmasına sebep oluyor.
     O bir hafta boyunca, daha önceden sadece sıvı içerek arttırmaya çalıştığım sütümü, soğan ve tahin helva yiyerek arttırmaya çalıştım.Kızım o hafta 260 gram aldı,ki bu normaldi.Doktor böyle devam edelim 10 gün sonra bir daha bakalım dedi.Çok sevinmiştim.Soğan yemeyi midemi çok kötü yaptığı ve Derin'e de gaz yaptığı için bıraktım.Soğanla bir alakası var mı bilmiyorum ama malesef 10 gün sonra 170 gram almıştı ve günde 60 cc mama ile başladık.Bundan da 15 gün sonra gittiğimizde hala kilo alımı çok yavaştı ve sonuç, geldiğimiz nokta günde 240 cc mama...
     Ben yılmadan,bıkıp usanmadan sütü arttırmanın yollarını arıyorum.Derin'e de mümkün olduğunca mamayı kaşıkla yediriyorum,emmeyi bırakmasın diye.Sütüm bazen az bazen daha iyi..Ama aslında moral olarak çok yorgun ve bitkin hissediyorum kendimi.
     Anne sütünü arttırmak için denediklerimi de bir sonraki yazımda yazacağım.

3 Mart 2013 Pazar

Derin'i Beklerken

     37. haftam bitene kadar işe sürüklenerek gittim ve nihayet doğum iznine çıkmıştım. Sevgili annem, taaa Ankaralardan yalnız kalmayayım,canım sıkılmasın diye yanımıza gelmişti. Tabi bunda "Doğumun erken olabilir,bebeğin kafası beklenenden daha aşağıda" diyen doktorumun payı büyük. Günlerimiz Derin'le ilgili konuşmaktan ibaretti. Tabi anneciğimin örgülerini saymazsak :) Güç bela ben de bir ceket örebildim, Derin'in doğmasına bir gün kala biten...
     Hamileliğin son zamanları, her gün farklı şeyler hissediyordum. Bazen hiç bitmeyecekmiş gibiydi, bazense 9 ay çok çabuk geçmiş gibiydi.Mide yanmalarım,ayrıca midemdeki aşırı gaz bana zor günler yaşattı. Doktorumun da önerisiyle Gaviscon şurup kullandım ve gerçekten mucize bir ilaç.Ayrıca dolaşıma geçmediği, sadece fiziksel olarak etki ettiği için de son derece güvenilir. İlaç kullanmayı sevmeyen biri olarak, hele ki hamileliğimde, vitaminleri saymazsak, tabiri caizse Gaviscon şişesinin içine düştüm."Bebek saçlı doğacak, o yüzden miden bu kadar kötü" diyenlere de burdan selam ederim.Ayrıca saygılarımı sunarım, çünkü ben  "Doktorlar mide yanmasının bununla ilgisi yok" diyorlar diye ahkam keserken onlar gitmiş de dönüyormuş bile o yollardan..Derin, benim,yakın çevremin, hatta onu tüm görenlerin; hayatlarında gördüğü en saçlı bebek!!
     Doğumu bekliyorduk ve en ufak sancıyı bile "acaba?" diye sevine sevine karşılıyorduk..ama Derin'in aramıza katılışı malesef normal yolla olmadı, diğer yazımda da anlattığım gibi..Gün geldi bir alışveriş merkezinde 5 saat aralıksız dolaştım,yürüdüm, doğum kolaylaşır ve yürümek belki doğumu tetikler diye ama nafile...
     Daha önce evde bu kadar durmamış biri olarak, doğumdan önceki 3 haftayı evde geçirmek oldukça zor oldu.(Sonrası da aynı tabii) Bir de karnım çok büyük olduğundan ve yürürken,konuşurken nefes nefese kaldığımdan dolayı her gün gezmeye çıkamıyorduk.Bu süreçte gerek bizi evine davet edip kafa dağıtmamıza vesile olan,gerekse bize gelip yalnız bırakmayan tüm dost ve akrabalarımıza buradan teşekkürü borç bilirim :)
     Hamileliğimin tadını çıkarmamı söyleyen arkadaşlarıma içten içe kızsam da, hamileliğimde mide problemlerimden,ağırlaşmaktan ve duygusal dalgalanmalarımdan ne kadar şikayet etsem de şimdi anlıyorum ki gerçekten tadı çıkarılması gereken eşsiz zamanlardan biriymiş.Hep söylerlerdi, sonrasında özleniyor diye...Evet minik kızımın karnımdaki tekmelerini,hareketlerini gerçekten özlüyorum.

Derin'in Aramıza Katılışı

     Derin'in bugün tam 73.günü. Aramıza katılma tarihini 19 Aralık olarak sabırsızlıkla beklerken kızımızın gelmeye niyeti olmadığını 12 Aralık civarlarında doktor muayenemizde öğrenmiştik.Yine de doktorum ve ben kendimizi normal doğuma göre planladigimizdan, ki doktorum bu zamanda eşine az rastlanır "normal doğum yanlısı" doktorlardandir, bekleyisimize devam ettik.Derin uzun zaman önce doğum pozisyonunu almıştı,suyu yeterliydi,kordonda sıkıntı yoktu,sadece pelvis muayenesinde bende bir miktar çatı darlığı olduğunu ama bebek ultrasonda 3400 gr civarında göründüğü için sorun olmayacağına da ikna olmuştum.Şimdi geriye kalan pozitif doğum hikâyelerini okuyup,dinlemek ve sancilari takip etmekti. 40. hafta kontrolümüzde Derin hanım hala bulunduğu yeri koruyordu ve gelmeye hiç niyeti yoktu. Bende baş gösteren panik hali yerini gitgide sezaryen korkusuna bıraktı. Ama çare yok, bebek oradan bir şekilde çıkacaktı. Mekonyum tehlikesini göze almak istemedigimizden,bebeğin başı hala kanala girmediginden, ultrasonda 3750 gram gorundugunden ve de rahim agzinda hiçbir hazırlık olmadigindan sezaryen ihtimalini doktorumuzla ciddi ciddi konuşurken bulduk kendimizi. O zamana kadar aklımızda hep normal doğum olduğu için sezaryen fikrine alismak başta çok zor oldu. Ama başka bir şansımız yoktu,2 gün sonrasina yani 21 Aralik'a randevu aldık.Malum mayalarin takviminin son günü :) İnanmasam da o gün ameliyat masasına yatma fikri biraz garip ve urkutucuydu itiraf edeyim. 40 hafta bir günlükken nişan geldi telaşıyla tekrar doktorun yolunu tuttuk bi ümit belki doğum başlar diye ama nafile, muayene sonrası gözlenen bir durummuş.
     21.12.2012 Cuma sabahı erken saatte hastaneye gitmek için hazirlandik..Kızımın sadece bana ait,benim bedenimdeki son dakikalariydi. Aylarca, ve hatta sonlara doğru hiç bitmeyecekmiş gibi gelen hamilelik seruvenimin sonuna,beni neyin bekledigini bilmediğim yeni bir hayatın da başlangıcına gelmiştim. Hastaneye giderken aklımdan bin tane şey geçiyordu.Kızımı ilk göreceğim an,acaba neye benziyor,saçlı mi saçsız mi,fotoğrafçı yetişecek mi,epidural anestezi nasıl bir şey,ya sorun olursa vs...Şimdi dönüp bakınca ne kadar anlamsız yere sorun etmişim diyorum.Hastaneye vardik ve beni doğuma hazırlamaya başladılar.İlk kez ameliyat olacaktım,korkmuyor değildim.O an heyecan,korku,stres ve mutluluk hepsi içiçeydi ve ben o duyguları ayırmakta beceriksizdim.Eşim her zamanki gibi en büyük destekcimdi.Annemler ve eşimin ailesi ile teyzem de yanımdaydı.Fotoğrafçı en son anda yetişti ve herkes artık kızımla kavuşma ani için beni uğurladi. Ameliyathanede en son hatirladigim şey "hissediyorum" dedigimdi..Evet,malesef epidural anestezi tutmamisti, ve ben her nasıl olduysa böyle bir ihtimali hiç bilmiyordum!Gözümü açtığımda başka bir yerdeydim,ağrım vardı ve en kotusu de bebeği goremiyordum!Çünkü genel anesteziye geçmişlerdi ve hicbirsey gorememistim.Tarifi zor bir his.Aklınızdan bin tane kötü şey geçiyor.İlk sordugum şey bebegimin nasıl olduğuydu.Sukurler olsun ki iyiydi,sadece genel anesteziye geçmişlerdi ve bir sorun yoktu.. Ben hamileligimin başından beri o anın hayalini kurdugumdan ve bebeği ilk görenin ben olmasını istediğimden ötürü bir miktar hayal kırıklığı yaşadım,ama iyi ki doğum fotoğrafçıları oradaydı ve goremedigim her anı kayıt altına almışlardı.
Minik prensesimi ilk kez odamızda gördüm ve hayatımın şüphesiz en güzel,en karışık,en tuhaf anıydı. İlk başta "Bu kocaman şey benim içime nasıl sığmış!" diye düşünmekten kendimi alamadım.Zaten asansörde odaya gelirken, sevgili eşim beni karşıladığında kızımızın boyunu ve kilosunu söylediğinde bir fotoğraflarım var ki!!Ağzım bir karış açık!Çünkü hiç beklemediğim şekilde 4360 gram ve 53 cm bir bebek dünyaya getirmişiz :) Her zaman ultrasondaki kilo tahmininden daha düşük ağırlıklı olduğunu duymuştum ve öyle bekliyordum,annemle iddiaya bile girmiştim en fazla 3500 gram olur diye..Karnın çok büyük bebek iri herhalde diyenlere de gülüyordum sadece, ilgisi var mı hala bilmiyorum ama bundan sonra öyle söyleyenlere gülmeyeceğim.. Derin'i ilk gördüğüm anı fotoğraflamışlar, bir yabancıya bakıyor gibiyim..Anne adayları sanıyor ki ilk gördükleri anda bebeklerini deli gibi sevecekler, seviliyor tabi ki..Ama ona alışmanız,onun kokusuna,onun sesine,dokunuşuna alışmanız biraz zaman alıyor.Onun da size alışması tabi ki..İlk hissettiğim şey onu koruma hissiydi.Sanki bu dünyada onu benden başka hiç kimse koruyamaz gibi hissetmiştim.Bana sonsuz muhtaç bir canlı, ve tabi ki onu emzirme isteği...İçgüdüsel olarak gelişen bir his, ve acemilik olsa da; emin olun ıssız bir adada doğum yapmış olsanız bebeğinizi emzirmeyi öğretecek bir hemşireye ihtiyaç duymazsınız.Annelik çok içgüdüsel bir şey.
     Hastanedeki gecemizi hiç unutamam.Kızımı kollarımın arasından bir saniye bile bırakmak istememiştim.Uzun zamandır iki kişi olarak içiçe yaşadığımızdan olsa gerek sürekli yanımda olmasını istiyordum.Hastanede annem,kayınvalidem ve eşimle birlikte kaldık.Sezaryenin ilk gecesi benim için zordu.Yürümek oldukça ağrılı olabiliyor,fakat yürüdükçe açılıyorsunuz,ağrılarınız geçiyor.Ve en önemlisi, defalarca o gün tecrübe ettiğim bir şey şu ki; Derin'e baktığım anda bütün ağrılarım diniyordu. Şimdi hayatımın en vazgeçilmez yerinde canım kızım...Ona kavuştuğum anı,birlikte geçirdiğimiz 9 ayı asla unutamam.
     Tanrı'ya bana böyle bir evlat verdiği ve de bu duyguyu tattırdığı için şükrediyorum.